À tout le monde
Felsefe
Denk geldi, Şanlıurfa Ayn Zeliha’da oturdum, müzik dinliyorum. Rahmetli Cem Karaca çalıyor; Nem Alacak Felek Benim. Şöyle diyor :
Yandım, yandım, kar mı verdi?
Ekşi tatlı nar mı verdi?
Tükenmeyen mal mı verdi?
Nem alacak felek benim?
Kafamı çevirip sola bakıyorum, Hazreti İbrahim’in ateşe atıldığı, ateşin suya, odunların balığa çevrildiği, karıncanın bile söndürmek için çenesinde su taşıdığı bir yer..
Sonra diyorum ki kendime; Demek ki, biz doğru olursak, eğilip bükülmezsek, O’nun öğütlerini tuttarsak, tükenmeyen mal değil de Ayn Zeliha’nın bir damlasını verse, ömre bedel…
Tesadüfe bak, Cem Karaca sonra şöyle devam ediyor :
Yalan olur bir gün yalan,
Yaşadığın aşkın, sevdan..
Yaradandır baki kalan,
Hayat ne garip, of, hayat çok garip..
Yunus Emre’den
F/O adayının duası..
Mülakatta terletme, psikoloğa utandırma,
Bildiklerimizi unutturma yarabbi!
Sunexpress mülakatını geçenlerden eyle yarabbi!
Sevdiklerimize beraber uçmayı nasip eyle yarabbi!
Bulut içinde radyalimizi şaşırtma,
Readback te kekeletme yarabbi!
ILS Fully Established diyenlerden eyle,
Teker koyduktan sonra pistten çıkartma,
Taksi yolunu şaşırtma yarabbi!
Kaptana limit, emercensi sordurtma,
Sorarsa bildiklerimizden utandırma yarabbi!
Kule frekansından yaklaşmayı aratma,
APU yu açık unutturma yarabbi!
Rüzgarı baştan, güneşi de soldan eyle yarabbi!
Divert ettirecek yolcudan,
Kemer taktıracak türbülanstan uzak tut yarabbi!
Not :
Katkıları için Emre Kaptan’a teşekkürler.
Onlar..
Uçmanın bir meydan okuma olduğunu Onlar’dan öğrendim. “Uçmak yerçekimine karşı çıkmaktır. Uçmak doğaya isyan etmektir” dediler.
Pilotların, doğaya ve doğala meydan okuduklarını gördüm. Ağır hareketlerine, telaşsızlıklarına imrendim. Onların, hızı havadayken sevdiklerini anlayamadım. Sakinliklerini kıskandım. Altlarındaki metal yığınının hantallığının Onlar’ın tüm aşırılıklarını törpülediğini kavradım.
Dağları, dereleri, tepeleri aşağılarcasına uçarken gözlemeye çalıştım Onlar’ı. Yüreklerinden geçen bin bir duygu selini öğrenebilmek için çırpındım. Ama olmadı. Sepette uçmakla, uçurmak arasındaki kilometrelerce yolu aşamadım. Kendimi, bir kartalın pençesindeki fare gibi hissettim. Yerde de uçar gibi yürümelerine, konuşmalarına boyun eğdim.
On dakika sonra terden sırılsıklam hale gelecek uçuş tulumunu pırıl pırıl halde giyerlerken kaderleriyle dalga geçtiklerini gördüm. Rugan ayakkabılarını, uçuş aletlerine göstermek için ayna gibi parlatmadı Onlar. Ellerindeki levyeye, önlerindeki onlarca göstergeye güzel gözüksün diye sinekkaydı tıraş olmadı Onlar. Onlar ölüme giderken, çirkin suratlı Azrail’e meydan okumak için böyleydiler.
Çok pilot tanıdım. Çatışmanın tam ortasından yaralı alan, ayakları kadar genişlikte bir yere inip cephane taşıyan helikopterler gördüm. Bir roketle vurulduktan sonra, önündeki cama, başındaki kaskına sıçrayan kan lekeleriyle uçmaya devam edenleri duydum. Pilot arkadaşının cenazesini taşıyan pilotları dinledim.
Uçmanın özgürlük olduğunu, bağımsızlık olduğunu dinledim Onlar’dan. Üç galon benzin, iki galon yağ ve birkaç metal parçasının insan ruhunda yarattığı fırtınaları anlayabilmek için gereken tek şeyin, uçma yeteneği olduğunu öğrendim.
Her çocuk gibi pilot olmak istedim. Rüyalarımda mavi göklerde uçtum, uçak maketleri yaptım, kuşların kanatlarını, gagalarını inceledim. Ama olamadım. Pilot olmak için, gerçek bir pilot olabilmek için, bu yeteneğin doğuştan insan benliğine yerleşmiş olması gerektiğini öğrendim.
Uğraştım, didindim ama pilotları anlatan bir öykü yazamadım. Bülent’i, Sedat’ı, Önder’i, Ferruh’u, Oğuz’u yazayım dedim, beceremedim. Gökyüzüne yazdıkları öykülerini kaleme alıp, kağıda dökemedim. Sonunda, onların öykülerinin, yazılabilecek kadar sıradan olmadığını anladım.
Hakan Evrensel, Güneydoğu’dan Öyküler.
3861 Tekin Beyaz
Öğütler
إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ وَإِيتَاء ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Şüphesiz ki Allah (cc), adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalığı ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğütler veriyor.
Kur’an-ı Kerim, Nahl Suresi, 90. Ayet
Başlayamadık ya la..
Haydi başlayalım..
Evdeki bilgisayarıma yeni bir harddisk alıp, sistemi yeniden kurmam, bilgisayarı temizlemem ve daha kullanılabilir hale getirmemle beraber, bulduğum boş zamanlarda ev kokpiti için araştırma yapmaya başladım.
İnternet üzerinde birkaç kaynak buldum : Bir Baron-58 Ev Kokpiti ve bir proje sayfası. Arduino ile C diline, Android ile de Java diline bulaşmıştım. Bu projeleri okuyunca kullandıkları dilin C# olduğunu gördüm. Bir merakım da vardı bu dile.. Sanırım bu projeyi de C# ile götürmeye çalışacağım.
Profesyonel bir yazılımcı olmadığımı belirtmek isterim. Bu yüzden kodlarım hep copy-paste-debug döngüsünde gidiyor. Proje boyunca hatalarım olacaktır elbet, ortaya mükemmel birşey çıkartmaya çalışmıyorum. Benim ilk büyük çaplı donanım temelli projem olacak. Heyecanlıyım..
Bir sonraki adım için bir Arduino Ethernet Shield gerekli.. Onu temin etmemle beraber işlerin biraz daha yoluna gireceğini söyleyebilirim. İlk hedefim Beacon anahtarı. 🙂
Bu proje nereye kadar gidecek, hep beraber göreceğiz..